Gözüktü mü, Göründü mü? Kelimelerin Arasındaki İnce Işık Kelimeler, bir edebiyatçının en keskin kılıcı, en derin kuyusudur. Her biri bir duygunun yankısı, bir düşüncenin gölgesi gibidir. Bir kelimeyi diğerinden ayıran yalnızca harf dizilişi değil; anlamın, sezginin, bakışın yönüdür. “Gözüktü mü, göründü mü?” sorusu tam da bu ayrımın kalbinde durur. Çünkü birinde “gözün tanıklığı”, diğerinde “zihnin algısı” vardır. Edebiyat bu farkın yankısında büyür; yazar, okur ve karakter arasında görünür olanla hissedilenin dansı başlar. Bir Kelimenin Görünürlükle Savaşı “Gözükmek” kelimesi, neredeyse fiziksel bir varlık gibi davranır. Gözün eriştiği sınırla ilgilidir; dış dünyada bir şeyin belirmesidir. Sis aralandığında bir dağın “gözüktüğünü” söyleriz. Bu…
Yorum BırakGünlük İlham Yazılar
Gemi Kaptanı Ne Kadar Maaş Alıyor? Dümeni Tutmak Sadece Cesaret Değil, Cüzdan İşi de! Hiç “Kaptan olsam dünyayı gezerim!” diye hayal kurdunuz mu? Harika! Ama gelin dürüst olalım… Asıl merak ettiğiniz şey o romantik puslu ufuklar değil, kaptanların o ufka bakarken kaç sıfır saydığı. 😄 Hazırsanız, hem erkeklerin ‘çözüm odaklı hesap kitap’ bakış açısını hem de kadınların ‘empatik ve ilişki odaklı’ mizahını harmanlayarak gemi kaptanlarının maaş dünyasına dalalım. Belki siz de dümeni oraya çevirmeye karar verirsiniz! Kaptanlık: Rüzgârla Değil, Dolarla Yarışan Meslek Gemi kaptanı olmanın kulağa hoş geldiğini biliyoruz: Ufka uzanan sonsuz mavi, farklı limanlar, egzotik şehirler… Ama kaptanlığın bir…
Yorum BırakAyfer Tunç Kitapları Hangi Sırayla Okunmalı? Kronolojiyi Bırak, Nabzı Takip Et! Önerim net: Kronolojik sıralamaya mecbur değilsin. Önce “diptiği” tamamla (Kapak Kızı → Yeşil Peri Gecesi), sonra panoramaya genişle (Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi), ardından güncel damar ve öykü altyapısıyla katmanlandır. Cesur bir giriş yapıyorum: Ayfer Tunç’u kronolojik sırayla okumak hem gereksiz hem de bazen yazarın dünyasını yanlış kapıdan içeri girmek gibi. O kapının gıcırtısı bazen sizi kaçırır. Tunç’un evreni tematik akışa ve seslerin karşılıklı yankısına göre açılıyor. Bu yüzden ben “duygusal-entelektüel ivme”ye göre bir okuma planı öneriyorum. Hem de tartışmaya açık kusurları, tartışmalı noktaları saklamadan. 1)…
Yorum BırakGeçmişin İzinde: Göstergeler Arası Yöntemlerin Tarihsel Serüveni Bir tarihçi olarak geçmişi anlamak, yalnızca olayları kronolojik sırayla dizmek değildir; sembolleri, göstergeleri ve anlam katmanlarını çözümlemektir. Çünkü tarih, sadece yazılı belgelerde değil, dilin, sanatın, ideolojinin ve kültürün içinde gizli göstergelerde yaşar. Bugün, “Göstergeler arası yöntemler” üzerine konuşmak, aslında geçmişle bugünün anlam dokusunu birlikte okumak anlamına gelir. Bu yazıda, tarihsel süreçler içinde göstergeler arası yaklaşımların nasıl doğduğunu, nasıl evrildiğini ve günümüzde toplumsal dönüşümleri anlamada neden hâlâ güçlü bir yöntem olduğunu ele alacağız. Göstergelerin Dili: İnsanlığın Anlam Arayışı Tarihin İlk Dönemlerinden Semiyotik Düşünceye İnsanlık tarihi, göstergelerin tarihiyle iç içedir. Mağara duvarlarındaki resimler, bir anlamda…
Yorum Bırakİtiraf edeyim, elimde hissettiğim o hafif karıncalanma duygusu her zaman beni düşündürmüştür. Sıradan bir dolaşım sorunu mu, sinir sisteminden gelen bir uyarı mı, yoksa vücudun geleceğe dair verdiği küçük bir sinyal mi? Belki de beden, biz farkında olmadan bize bir şey anlatmaya çalışıyor. Bugün gelin, bu hissin arkasındaki bilimsel gerçekleri konuşalım, ama bununla da kalmayalım: “Elde karıncalanma”nın geleceğin sağlık dünyasında ne anlama gelebileceğine dair beyin fırtınası yapalım. Elde karıncalanma, genellikle sinirlerin baskı altında kalması, dolaşım bozuklukları, vitamin eksiklikleri, diyabet, sinir hastalıkları veya uzun süre aynı pozisyonda durma gibi nedenlerle oluşan “parestezi” adı verilen his değişikliğidir. Kimi zaman geçici ve zararsızdır,…
Yorum BırakAlevilerin Yaptığı Duaya Ne Denir? Edebiyatın Kalbinde Kutsal Sözün Yankısı Kelimeler, insanın iç dünyasını görünür kılan en kadim aynalardır. Bir edebiyatçının gözünden bakıldığında her kelime, insanın varoluşuna dokunan bir yankı taşır. Alevi inanç geleneğinde dua da tam olarak böyledir — yalnızca bir dilek, bir yakarış değil; sözün şiire, şiirin ruha dönüştüğü bir dil evrenidir. Bu yazıda, “Alevilerin yaptığı duaya ne denir?” sorusunu edebi bir bakışla, metinlerin, anlatıların ve imgelerin dönüştürücü gücü üzerinden inceleyeceğiz. Gülbank: Sözün ve Sesin Kutsal Formu Alevi inancında dua genellikle “gülbank” olarak adlandırılır. Bu kelime, hem dilsel hem de duygusal açıdan zengin bir çağrışım alanına sahiptir. “Gül”…
Yorum BırakAskeri Kamuflaj Yıkanır mı? Görünürlük, Güvenlik ve Etik Üzerine Cesur Bir Tartışma Şunu baştan söyleyeyim: “Askeri kamuflaj yıkanır mı?” sorusunu sıradan bir bakım talimatı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu soru; görünürlük, güvenlik, kaynak israfı, çevresel etki ve hatta savaşın gündelik hayatla kurduğu bağ hakkında çok şey söylüyor. Benim iddiam şu: Evet, kamuflaj yıkanır; ama her yıkama, taktiksel bir karar olduğu kadar siyasi ve ekolojik bir tercihtir. Hazır mısınız, bu konuyu konfor alanımızın dışına taşıyalım? Yanıt: Evet, yıkanır. Ama her yıkama, renk solmasıyla sınırlı olmayan, IR/NIR yansımadan su iticilik kaybına kadar sonuçlar doğurabilir; bu yüzden “nasıl” ve “ne zaman” yıkandığı, “yıkanıp yıkanmadığı” kadar…
Yorum BırakKapadokya ve Göreme Aynı Yer mi? Varlık, Bilgi ve Değer Üzerine Felsefi Bir Yolculuk Bir filozof için her soru, yalnızca bir merakın değil, bir düşünce evreninin başlangıcıdır. “Kapadokya ve Göreme aynı yer mi?” sorusu da, ilk bakışta coğrafi bir merak gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde ontolojik, epistemolojik ve etik bir tartışmayı beraberinde getirir. Çünkü bazen bir yerin sınırlarını anlamak, yalnızca haritaya değil, insanın varlıkla kurduğu ilişkiye bakmayı gerektirir. — Ontolojik Perspektif: Varlığın Katmanları Kapadokya, doğanın sabrıyla şekillenmiş bir varlıktır; Göreme ise o varlığın insanla buluştuğu noktadır. Ontoloji, yani varlık felsefesi açısından bakıldığında, bu iki kavram birbirine bağlı ama özde farklıdır.…
Yorum BırakGöçmenler Kime Denir? Tarihin İzinde İnsan Hareketinin Hikâyesi Giriş: Tarihçinin Gözünden Hareket Halindeki İnsanlık Bir tarihçi olarak geçmişe baktığımda, insanlığın hiçbir zaman durağan olmadığını görürüm. Uygarlıklar, yollarını arayan insanların omuzlarında yükselmiştir. Göçmen dediğimiz kişi, yalnızca bir yer değiştiren değil; çağlar boyunca umut, korku ve arayışın taşıyıcısı olmuştur. Her göç, bir hikâyedir: kimi zaman yoksulluğun itişiyle, kimi zaman özgürlüğün çekişiyle başlar. Göçmenliği anlamak, aslında insanlığın tarih boyunca yeniden var olma çabasını anlamaktır. Tanım: Göçmen Kimdir? Göçmen, doğduğu veya yaşadığı yeri kalıcı ya da uzun süreli olarak terk ederek başka bir bölgeye ya da ülkeye yerleşen kişidir. Bu hareket, ekonomik, siyasi, dini…
Yorum BırakGölgelik file ömrü ne kadardır? Tarihçeden güncel tartışmalara kapsamlı bir bakış Giriş: “Ömür” sorusunu doğru sormak Gölgelik filelerin (shade cloth) ömrü tek bir sayıyla yanıtlanacak kadar basit değil. Hammadde (çoğunlukla HDPE), örgü tekniği (örme/knit ya da dokuma/woven), UV stabilizasyonu, gramaj, iklim ve kullanım yoğunluğu gibi değişkenler, gerçek saha ömrünü belirler. Üretici garantileri 3–15 yıl aralığında değişirken, pratikte “bakımlı kullanım” ile 5–15 yıl bandı sık görülür. Örneğin bazı teknik HDPE gölgelik serileri 15 yıla kadar UV garantisi sunar; bu garantiler malzemenin UV’ye dayanımı üzerine kurulur, dikiş/bağlantı ve montaj hatalarını kapsamayabilir. :contentReference[oaicite:0]{index=0} Kısa tarihçe: Hasırdan HDPE ağlara Gölgeleme, tarih boyunca kamış/hasır, çuval…
Yorum Bırak